8 Haziran 2010 Salı

ORGANİK ÜRÜNLER PAZARI - ANKARA


Ben ilk kez gittim ama aslında uzun süredir faaliyette… Ankara’daki organik ürünler pazarı Haziran ayı sonunda tam 2 yılını dolduracak. Aşağı Ayrancı kapalı pazar alanında her hafta Pazar günleri kuruluyor.

Pazarda meyve-sebzeden ; ekmek,zeytinyağı, kuruyemiş, meyve suyu, bakliyat, kahve,süt ve süt ürünleri, temizlik malzemesine kadar uzanan geniş bir yelpazede her türlü ürünü bulmak mümkün.



Satışa sunulan herşey sertifikalı… Sertifikanın üzerinde hem sertifikayı veren kuruluş hem de ürünün üretim yeri görülebiliyor. Paketlenmiş veya ambalajlanmış ürünlerin ambalajı üzerinde de hem sertifika kuruluşunun bilgileri hem de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın organik ürün logosu bulunmak zorunda. Böylelikle üretici ve tüketici arasında bir güven ortamı oluşuyor.



Türkiye’de organik tarım çalışmaları 1986 yılında başladı. Organik tarım, bitkisel ve hayvansal üretimin doğanın dengesini bozmadan yapılması anlamına geliyor. Bu sürecin en önemli özelliği uygun ekolojilerin seçilerek, kimyasal girdilerin kullanılmaması. Böylelikle, doğaya zarar verilmemiş oluyor.

Pazarın ilk halini bilmiyorum. Ancak, 2 yıl önceki haline kıyasla küçüldüğü yönünde izlenimler edindim. Çünkü, ilk halinde daha fazla çeşitte ürün yer almaktaymış. Bu pazarda, örneğin kıyafet veya bebek mamasına rastlamadım.



Belediye, pazarda tezgah kuran üreticilerden « teşvik amacıyla » para almıyor. Ürünlerin uygun fiyatına rağmen pazar oldukça tenha. Semt pazarlarındaki o coşkuyu ve kalabalığı Organik Ürünler Pazarı’nda görmek maalesef mümkün değil. Çünkü, ürünler doğal oldukları için görünümleri de canlı-kanlı değil… Anlaşılan o ki, tüketici olarak bizler, yediklerimizin tadından çok görüntüsünden etkilenmeye çok alışmışız !


Hem doğal ürünler kullanalım, hem hormonsuz ürünler yiyelim derseniz Pazar günleri Ayrancı Pazarı’na buyurunuz…

5 Haziran 2010 Cumartesi

"SPINNING" YAPALIM...



50 dakikada 800 kalori yakmak ister miydiniz?

Spor türlerinin hatırı sayılır bölümünü denemiş biri olarak, tenis kadar ve hatta tenisten daha çok keyif aldığım bir spor oldu spinning

“Spinning nedir” derseniz…

Özel tasarlanmış sabit bir bisikletle yapılan bir egzersiz türü. Buna yüksek tempolu ve motive edici bir müzik eşlik ediyor. Kardiovasküler bir çalışma ile vücut ile beyin arasında bir korelasyon sağlanıyor.


Bir grup egzersizi… Dolayısıyla, gruptaki kişilerin motivasyonu ile sizi yönlendiren antrenörün müzik seçimi ve yönlendirme kabiliyeti egzersizden aldığınız keyfi doğrudan doğruya etkiliyor.


Spinning ilk kez ünlü bisikletçi J. Goldberg tarafından yarışlara kışın kapalı ortamda da hazırlanabilmek için 1980lerde geliştirilmiş bir fikir. Daha sonra Goldberg ve arkadaşlarının bir spinning merkezi açması ve orada başka eğitmenler yetiştirilmeleri ile “spinning” şu anki uygulanan haline geliyor.


Kolları, bacakları, karın kaslarını eş zamanlı çalıştırıyor. Vücut kaslanmıyor, inceliyor. Dolayısıyla, bayanların neden daha fazla ilgi gösterdiği böylece açıklanabilir. Ancak, diğer egzersizlerle takviye ederseniz vücutta kas yapmaya başlıyor.

Isınma hareketleriyle birlikte toplam 50 dakika sürüyor. Sadece 50 dakikalık bir egzersizle, -tabii ki kilonuza ve temponuza bağlı olarak- harcadığınız kalori miktarı 800 ilâ 1000 arasında değişiyor. Bu kalori oranı, 50 dakikanın sonunda attığınız ter miktarı hakkında da herhalde bir fikir veriyordur!


Başlangıçta, gayet zorlu bir spor türü… İlk seansta pes etmezseniz, diğer seansları heyecanla bekler hale geliyorsunuz. Özellikle ilk seansta bisikleti iyi tanımak önemli. Sele yüksekliği, pedal ağırlığının ayarlanması gibi konularda antrenörden yardım almak gerekiyor. Yoksa 50 dakika boyunca yanlış ayarla yapacağınız bir seans ciddi bel ve omuz ağrılarına neden olabiliyor.

Spinning bisikletlerinin gelişmiş versiyonu ise “RealRyder”lar… Bunlar sağa sola yatma özellikleriyle bisiklete çok yakın bir sürüş keyfi yaşatabiliyor. Türkiye’de henüz satışa sunulmadı. Spor merkezleri içerisinde de sadece Hillside City Club’da var.

Spinning imkanı büyük spor kulüpleri başta olmak üzere sadece bu amaç için açılmış küçük merkezlerde de sunuluyor.


Şu an Ankara’daki en ideal adres ise: United Clubs. United Clubs’ın Ankara’da Zirvekent ve Konutkent olmak üzere iki şubesi var. Günde iki-üç kez spinning seansı olması ve müzik seçimleriyle çok başarılı olan antrenörleri United Clubs’ın spinning için önde gelen adreslerden biri olmasının nedeni…

Bir kez olsun deneyiniz… Ama öncesinde tavsiyeler için Blog Yazarı ile lütfen temas kurunuz!

3 Haziran 2010 Perşembe

SEMT PAZARLARI


Antalya tatilim sırasında uzun yıllar sonra pazar yerine alışverişe gittim. Birincil amaç, fotoğraf çekmek; ikincil amaç da sebze-meyve almaktı. Çok keyifliydi. Dev fotoğraf makinemle, her türlü ilgi, alaka, sempatiyi gördüm diyebilirim.

Semt pazarları bana hep çok özgün gelmiştir. Kendi malının en taze, en iyi olduğuna sizi inandırmaya çalışan pazar esnafı, uzayıp giden pazarlıklar, “kimin sesi en yüksek çıkıyorsa malını o satsın” anlayışıyla, özellikle akşama doğru artan bağırtılar, çağrılar…



2010 Mart ayında yeni bir yasa kabul edildi. Meslek alanımla, blog’umu karıştırmamaya kararlıydım. Ancak, konu ilgimi çekti. Bu yasa, sebze, meyvelerin ve benzeri diğer malların ticaretini düzenliyor. Amaç, üretici ve tüketicilerin haklarını korumak ve pazar yerlerinin çağdaş bir görünüme kavuşmasını sağlamak.

Bundan böyle pazar yerinde çevreyi rahatsız edecek şekilde satış yapılamayacak. Yani, o “nar gibi kızarmış domatese geeeeeel” devri bitiyor. Cezası 500 TL.



İkincisi, gıda güvenilirliğine, hijyenik şartlara aykırı satış da yapılamayacak. Yani, tezgahta balık; çuval ve torba içinde peynir satma durumu da sona eriyor. Cezası 2 bin TL.


Pazar yeri dışında mal satılması, teşhir edilmesi de yasaklar kapsamında. Yani, yazın kamyondan karpuz, kavun satma dönemi de kapanıyor. Cezası 500 TL.


Pazar yerinde atık malzemeler belirlenen şekilde ve belirlenen yerlerde toplanacak. Pazar bitince, tezgahını topla-git; temizleme işi gece çöp arabalarına kalsın durumu da umarız sona eriyor. Uyulmazsa cezası 500 TL.


Elbette, bu gayet geç kalınmış bir yasa.

Yurt dışındaki örneklere baktığımızda, pazar yeri uygulamasının birçok ülkede devam ettiğini görüyoruz. Çünkü, pazar yerleri, gerek üreticinin, gerek tüketicinin korunması açısından olmazsa olmaz bir oluşum. Ancak,  bizde 2010 yılında henüz aşılamamış ve bu yasayla aşılmaya çalışılan birçok sorun Avrupa ülkelerinde yıllardır hayata geçmiş durumda.

Yurt dışındaki semt pazarlarında yasalar gereği peynir, balık gibi açık ve çabuk bozulmaya müsait ürünlerin satışına asla tanık olamayacağınız gibi bu pazar yerleri aynı zamanda şehrin gayet düzenli ve sessiz alanlarından da biridir.

Sigara yasağının Türk usulü sistemlerle delinmesi örneğinde olduğu gibi, umarız bu hijyenin korunmasına ilişkin yasak da yaratıcı toplumsal fikirlerimizle delinmez.