Antalya tatilim sırasında uzun yıllar sonra
pazar yerine alışverişe gittim. Birincil amaç, fotoğraf çekmek; ikincil amaç da sebze-meyve almaktı. Çok keyifliydi. Dev fotoğraf makinemle, her türlü ilgi, alaka, sempatiyi gördüm diyebilirim.
Semt pazarları bana hep çok özgün gelmiştir. Kendi malının en taze, en iyi olduğuna sizi inandırmaya çalışan pazar esnafı, uzayıp giden pazarlıklar, “
kimin sesi en yüksek çıkıyorsa malını o satsın” anlayışıyla, özellikle akşama doğru artan bağırtılar, çağrılar…
2010 Mart ayında yeni bir yasa kabul edildi. Meslek alanımla, blog’umu karıştırmamaya kararlıydım. Ancak, konu ilgimi çekti. Bu yasa,
sebze, meyvelerin ve benzeri diğer malların ticaretini düzenliyor. Amaç, üretici ve tüketicilerin haklarını korumak ve pazar yerlerinin
çağdaş bir görünüme kavuşmasını sağlamak.
Bundan böyle pazar yerinde çevreyi rahatsız edecek şekilde satış yapılamayacak. Yani, o
“nar gibi kızarmış domatese geeeeeel” devri bitiyor.
Cezası 500 TL.
İkincisi, gıda güvenilirliğine, hijyenik şartlara aykırı satış da yapılamayacak. Yani,
tezgahta balık; çuval ve torba içinde peynir satma durumu da sona eriyor. Cezası 2 bin TL.
Pazar yeri dışında mal satılması, teşhir edilmesi de yasaklar kapsamında. Yani,
yazın kamyondan karpuz, kavun satma dönemi de kapanıyor. Cezası 500 TL.
Pazar yerinde atık malzemeler belirlenen şekilde ve belirlenen yerlerde toplanacak. Pazar bitince,
tezgahını topla-git; temizleme işi gece çöp arabalarına kalsın durumu da umarız sona eriyor. Uyulmazsa cezası 500 TL.
Elbette, bu gayet geç kalınmış bir yasa.
Yurt dışındaki örneklere baktığımızda, pazar yeri uygulamasının birçok ülkede devam ettiğini görüyoruz. Çünkü, pazar yerleri, gerek üreticinin, gerek tüketicinin korunması açısından olmazsa olmaz bir oluşum. Ancak, bizde 2010 yılında henüz aşılamamış ve bu yasayla aşılmaya çalışılan birçok sorun
Avrupa ülkelerinde yıllardır hayata geçmiş durumda.
Yurt dışındaki semt pazarlarında yasalar gereği peynir, balık gibi açık ve çabuk bozulmaya müsait ürünlerin satışına asla tanık olamayacağınız gibi bu pazar yerleri aynı zamanda şehrin gayet düzenli ve sessiz alanlarından da biridir.
Sigara yasağının Türk usulü sistemlerle delinmesi örneğinde olduğu gibi, umarız bu hijyenin korunmasına ilişkin yasak da yaratıcı toplumsal fikirlerimizle delinmez.