30 Kasım 2010 Salı

CUPCAKE


Amerikalıların cupcake çılgınlığına ilişkin bir yazı yazmadan geçmek olmazdı. Bu vesile ile, Nutella, Makaron, After Eight, Waffle ile başladığım ve bir süredir ara verdiğim Damak Tadı incelemelerime cupcake ile devam etmiş olayım.

Cupcake'i nedense sevemedim. Hemen hemen her gittiğim markette, her ortamda rengarenk gülümseyen ve büyük bir hayran kitlesine sahip cupcake'lere bakarken "sorun bende mi" diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Minik keklerin üzerine "frosting" eklenmesiyle yapılan küçük pastalara cupcake deniyor. Frosting de, yine kökeni Amerika'ya dayanan kek kaplama malzemesi. Şeker, yumurta akı ve gıda boyası ile yapılıyor. Frambuazdan, çikolataya; hindistan cevizinden, havuçlusuna kadar uzanan envai çeşidi var. Cupcake'i sevemememin ilk nedeni bu yediğim anda içimi bayan frosting unsuru. Ama frosting olmadan da cupcake anlamını yitiriyor.


Amerika'da; benim bulunduğum yer olan Washington DC'deki cupcake sevgisi en belirgin şekilde Georgetown Cupcake önünde yaşanıyor. Kapısının önünde uzun uzun kuyruklar oluşturan Georgetown Cupcake'i iki kız kardeş açmış. Öyle bir yer ki, henüz kapısında 30-40 kişiden daha az sayıda insanın beklediğine tanık olmadım. Daha doğrusu bir kez oldum, onda da girip hemen içeriden kendime üç tane farklı cupcake aldım. Biri vanilyalı, biri çilekli diğeri de spesiyallerden biriydi. Bu kadar sıra bekleyen insan mı yanılıyor, yoksa benim damak tadım mı bilmiyorum ama ben hiç bir özelliğini göremedim. Gerçi adı üstünde damak tadı! Tamamen göreceli, objektif kriterler aramamak gerekiyor.



Fairy cake veya patty cake olarak da bilinen cupcake'in tarifine ilk kez 1796 yılında Amelia Simms tarafından yazılan American Cookery kitabında yer verilmiş. Her ne kadar çıkış yeri Amerika olsa da ve Amerika'da çok sevilse de, en lezzetli cupcake'lerin Londra'da olduğuna dair bir rivayet var. Amerika genelinde ise New York'taki Magnolia Bakery bu alanda en favorilerden imiş.


Beni şaşırtan bilgi ise şu: Makaronların Avrupa'da yaygınlaşması ve büyük bir beğeni kitlesine sahip olmaya başlamasıyla Amerikalılar meşhur cupcake'lerinin yerini makaronların alacağı endişesine kapılmışlar. Ancak MAALESEF makaron trendi yine de cupcake'in önüne geçememiş.Oysa ne güzel olurdu şimdi her yerde cupcake olacağına makaron olsaydı...

Cupcake severler biz sevmeyenlere lütfen bu sevginin nedenini bir anlatsın...

24 Kasım 2010 Çarşamba

PICK YOUR OWN (PYO)

Uzun süredir yazamadım. Bu nedenle çok şey birikti.


Önce, burada en sevdiğim konseptlerden biri ile başlayayım: Pick Your Own (PYO). Kendi meyve / sebzeni kendin topla.

Bu hizmeti sunan çiftlikler var. Sezonuna uygun olarak çilekten brokoliye; armuttan balkabağına kadar çok çeşitli meyve sebzeleri kendiniz toplayıp, tarttırarak, parasını ödeyip çıkıyorsunuz. Kendi topladıklarınızın tadı marketten satın aldıklarınızdan daha mı lezzetli emin değilim ama toplama sürecinin eğlenceli olduğu kesin. 





Bizim gidiş tarihimiz itibariyle çiftlikte elma dışında toplanacak pek birşey kalmamıştı. Zaten sezon artık hemen hemen kapanmış durumda. Yeni sezon ise çilekle başlayacak. Bir çilek-sever olarak heyecanla onu bekliyorum. 

Sezonu en geç kapatan çiftliklerden biri -bizim de gittiğimiz- ve ürün çeşitliliği en fazla olan Homestead Farm. Noel'in yaklaşmasıyla birlikte şimdi kendi çam ağacınızı kendinizin kesmesine imkan tanıyor. İstediğiniz ağacı gidip keserek 49 dolar karşılığında alabiliyorsunuz. Ya da orada halihazırda kesilmiş çam ağaçlarından birini de 69 dolar karşılığında almak mümkün. 








Washington DC'nin meşhur M Street'inin dışında bir de King Street'i var. Old Town Alexandria'daki King Street'in Georgetown'daki M Street'e göre daha Avrupai bir duruşu var. Caddenin sonu Potomac nehrine açılıyor. Çok huzurlu ve dinlendirici. (Aşağıdaki fotoğraflar cep telefonu ile çekildi.)






King Street üzerindeki Art Crafts favori mağazalarımdan biri oldu. Ahşap işleme ve boyama deyip geçmemek lazım. Art Crafts'da yer alan ürünler özellikle ahşap işlemeciliğine çok modern bir bakış açısı getiriyor. Ahşaptaki işleme ne kadar fazlaysa fiyatı da doğal olarak o kadar artıyor. Alttaki favorim olan masa 2500 dolar civarında. 



Cadılar Bayramı'nın ardından düzenlenen ve ilginç bulduğum pumpkin chunking yarışmasından bahsedeyim. Amerikalıların yaratıcılıklarına bir başka örnek olan Pumpkin chunking, balkabaklarının mekanik aletler vasıtasıyla en uzağa fırlatılmasına dayanan bir yarışma. Balkabağı hasat mevsimine paralel olarak düzenleniyor ve bu da takriben Halloween ertesine denk düşüyor. Yarışmaya katılacaklar sırf buna yönelik olarak özel balkabakları yetiştiriyorlar.

Bugüne kadar düzenlenen yarışmalar arasında, henüz Guinness'e girmemiş ve onay bekleyen mesafe 1.690 metre. 

Şimdi sırada ne var diye sorarsanız, Perşembe günü olan Thanksgiving'in ardından ayın 27'si Black Friday. Black Friday, Amerika'da, mağazalarda ürünlerin %50 daha ucuza satıldığı gün. Sabaha karşı mağazaların kapıları açılıyor ve indirim bir tam gün sürüyor. Ancak kuyrukları aşmak ve üstelik gözünüze kestirdiğiniz ürüne sahip olabilmek için ciddi azim ve sabır gerekliymiş gibi duruyor. Deneyip, görelim...

4 Kasım 2010 Perşembe

CADILAR BAYRAMI



Amerikalıların hayata yaklaşımları açısından çok farklı bir toplum olduklarını bir kez daha bu Halloween (Cadılar Bayramı) vesilesiyle anladım.

Bana göre sıradan bir gün olan 31 Ekim, Amerikalılar için "özel bir gün"den daha fazlasını ifade ediyor. Ekim ayının son haftasında gerek evlerin içinde gerek bahçelerde dekorasyon çalışmaları başlıyor. Dışardan görünebilecek şekilde camlara veya bahçedeki ağaçlara korkutucu figürler yerleştiriliyor. Kapıların önüne küçük balkabakları konuyor. Bununla amaç, 31 Ekim akşamı hava kararınca "trick or treat"e çıkan çocuklara kapılarını çalabilecekleri mesajını vermek. Kapısının çalınmasını istemeyen kişiler ise o gece ışıklarını söndürerek evde oturmayı tercih ediyorlar.





Yaklaşık 15 gün öncesinden, süpermarketler de dahil olmak üzere birçok mağazada Halloween kostümleri ve çocuklara dağıtmak için şekerler satılmaya başlanıyor. Bunlara öylesine büyük bir talep var ki, eğer şeker alma işinizi son güne bırakırsanız reyonların görüntüsü bu şekilde oluyor:


Bu durum her ne kadar tüketim çılgınlığı ile ilgili olsa da, daha çok Amerikalıların her şeye görev bilinciyle yaklaşmalarından kaynaklanıyor. Ortalama bir Amerikalı, özel bir anlam atfedilen bu günde görevi gereği kapıya gelen çocukları gerek dekorasyonuyla gerek ikramıyla hayal kırıklığına uğratmaması gerektiğini düşünüyor.

31 Ekim akşamı gruplar halinde veya anne-babasının eşliğinde "trick or treat"e çıkan kostümünü giymiş çocukları ev sahipleri büyük bir güler yüzle karşılıyor. Çikolata, şeker, ev yapımı kurabiye çocuklara ikram edilenler arasında. Hatta bazı düşünceli ev sahipleri olayı bir adım daha öteye götürerek, çocuğuna eşlik eden anne-babalar için de yine kurabiye, patlamış mısır gibi ikramlar hazırlıyorlar. O gün evde bulunamayacak olan ev sahipleri de kapılarının önüne bir notla birlikte şeker sepetini bırakıp gidiyorlar.




Kapıya gelen çocuklar ise toplumun bir başka açıdan temsili. Ona uzattığınız tabaktaki şekerleri avuçlamıyor. O küçücük çocuklar iradelerine yenik düşmeyip, kaç tane alabileceklerini soracak kadar kibarlar. İşte, bu çocuk büyüdüğünde de aynı bilinç ve iradeyle kırmızı ışıkta duruyor, market kuyruğunda sabırla bekliyor, kimsenin hakkını yememeyi hayat felsefesi ediniyor.

Halloween'in kökeninin Avrupa'ya (İrlandalılara) dayandığını yeni öğrendim. Amerikan kültürüyle bu kadar özdeşleşmiş olduğunu ve Avrupa'da da ancak son 15 yıldır bu şekilde kutlanmaya başladığını dikkate alırsak, bunu bilmemek şaşırtıcı sayılmaz. Bugün bile Avrupa'da hala bu Amerika'daki canlılığıyla kutlanmıyor. Amerika'da bir hafta süreyle çeşitli partiler düzenleniyor, gösteriler yapılıyor. Öyle ki bu bir hafta boyunca, örneğin restoranda mickey mouse kostümlü bir adamla, korsan kostümlü bir kadının karşılıklı yemek yiyor olmasını doğal karşılamaya başlıyorsunuz.


Cadılar Bayramı bitti. Kapıların önünden artık balkabakları alındı. Evlerde ve mağazalarda şimdiki hazırlıklar ise yaklaşan Noel'e yönelik. Ağaçlar süslenecek, hediyeler alınacak. Yeni bir tüketim çılgınlığı yine Amerikalıları bekliyor...