8 Ağustos 2010 Pazar

TUNUS NOTLARI




Tunus’ta dolu dolu 2 yılımı geçirdim. Bu da, gitmeyi düşünenler ya da merak edenler için iyisiyle kötüsüyle Tunus notları

Tunus, coğrafi olarak her yere gayet yakın, gayet egzotik bir tatil ülkesidir. Türkiye’den vize istememesi ve İstanbul’dan mesafenin havayoluyla sadece 3 saat olması Tunus’u olduğundan daha da cazip kılar.


Nerede kalınır? Neresi görülmeye değerdir? Ne yenir, ne içilir?


Şehrin havasını solumak isterseniz merkezde bir otelde kalınır. Ancak buradaki 3-4 yıldızlı oteller için konfor beklentisi minimum düzeyde tutulur. Şehrin sahil kenarına uzaklığı yaklaşık 30 dakikadır. Burada Kartaca'dan başlayarak bir çok irili ufaklı ve aynı zamanda beş yıldızlı şık oteller de bulunur. Nezih, sakin bir ortamda kalmak; gündüzleri denize de girmek isterseniz Renaissance ve Résidence Otelleri tercih edilesidir.

Toplu ulaşım araçlarına kalabalık ve güvenlik nedeniyle rağbet edilmez. Taksi ucuzdur. Bu çerçevede de, en ideal ulaşım aracıdır.

Tunus'a Ramazan ayında ve Ağustos sıcağında kesinlikle gidilmez. Gitmek için ideal zamanlar ya çöl sıcağının henüz başlamadığı ya da bittiği aylardır.

Tunus portre fotoğrafı çekmek için en ideal mekandır. Özellikle şehir merkezinde eşsiz kareler yakalanabilir.

Sidi Bou Said'e çıkılır. Tunus’a özgü renkli kapıların, mavi-beyaz evlerin fotoğrafı çekilir. Café Sidi Chabanne'da fıstıklı naneli çay içilir. Buradan şehir manzarası seyredilir.

Sidi Bou Said'de İsveç’li bir bayanın işlettiği Salon de thé la Petite Suede’de ev yapımı limonlu pasta yenir, hemen karşısındaki Café Tam Tam'a gidilir. Tam Tam Tunus’un gündüz vakitleri için trendy mekanlarındandır.

Sahil şeridindeki Gammarth bölgesine gidilir. Tunus’un en iyi restoranlarından biri olan Les Ombrelles’de akşam yemeği yenir. Yine Gammarth'daki Sadika’nın el yapımı objelerinin bulunduğu atölye gezilir.

Gece için bir mekan arayışında iseniz, La Soukra semtindeki Le Boeuf sur le Toit’ya gidilir. Le Boeuf sur la Toit, çevirisiyle Çatıdaki Sığır, belli bir saate kadar restoran; sonrasında diskodur. Yemekler bakımından başarısız ama gece hayatı bakımından Tunus’un ender iyi seçeneklerindendir.

Kartaca'da milli müzeye ve L'Acropolium'a gidilir.

Şehirdeki Bardo Müzesi'ne uğranır.

Yer yer satılan, şekere batırılarak kızartılan hamur "şişi"nin tadına bakılır.

Kuskus'un kuzu etlisi, sebzelisi veya tavuklusu yenir. Kuskusa başlamadan önce içerisinde yumurtayla kızartılan içinde ton balığı olan brick denenir. Brick biraz ağırdır ama değişiktir. Tunuslular nedense her aperatifin, salatanın içine bir parça ton balığı atarlar. Ton balıklı pizza meşhurdur.

Acı ama bağımlılık yapan meşhur Harissa sosu tadılır.

Şehir merkezinde denize girilmez. Hem plajı, hem denizi kötüdür. Plaj için Tunus merkeze yarım saat uzaklıkta olan Hammamet'e gidilir. Hammamet'i görmeden dönmek olmaz.
La Goulette adındaki bölgede salaş bir balık lokantası olan Monte Carlo'da balık yenir.

Eğer Temmuz ayında gittiyseniz, şehre 3.5 saat uzaklıktaki Tabarka'ya her yıl düzenlenen Caz Festivali'ne gidilir.

Golf oynuyorsanız şanslısınız. Tunus birçok iyi alternatif sunar.


Tunus halkına intibak edebilir miyim?


Geç gelen servise, halkın tembelliğine ve gün içi saatlerde herhangi bir nedenle kapalı dükkanlara sinirlenilmez. Dükkan sahibi eve uyumaya gitmiştir, muhtemelen iki üç saat içinde dönecektir. Servisi unutan garson dışarıdan geçen arkadaşını görmüştür, onunla lafa dalmıştır. Gelişmemiş ve gelişme belirtileri göstermeyen hizmet sektörü hoş görülür.

Sokaklarda, disko ve barlarda birçok erkek kulaklarının arkasına yasemin çiçeği takar. Eğer yasemin sağ kulak arkasına takılıyorsa bu onun kalbinin dolu olduğu, sol kulak arkasına takılıyorsa kalbinin boş olduğu anlamına gelir. Tunus erkekleri mesajı açık ve net verir.

Tunusluların yaz aylarında başlıca hobileri plajlara gitmektir. Ama Tunuslu erkekler plajlara terlik bile giymeden sadece mayoları ile giderler. Bunun sebebi de plajlarda terlikler dahil her şeyin çalınmasıdır. Şehir merkezinde plajda ve toplu alanlarda güvenlik unsuruna dikkat edilir. Ancak genel anlamda bir güvenlik sorunu yoktur.

Özellikle yaz aylarında trafik kazaları yoğundur. Ancak bunların çoğunluğu hasarsız, basit kazalardır. Herhangi bir trafik kazası olduğunda, özellikle bir aracın diğer bir araca arkadan çarpması durumunda Tunuslular tartışmaz, tutanak tutturmaz, polis çağırmaz; hatta arabalarından dahi inmeden, hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ederler. Şaşırmamak gerekir.

Halk kendi arasında Arapça ve Fransızca’nın karışımından oluşan diyalekt konuşur. İlkokul üçüncü sınıftan itibaren eğitim Fransızca da verildiği için hemen hemen bütün halk Fransızca’yı gayet iyi bilir. İngilizce anlaşabilme olanağı da vardır.

Ülkede sağlık sistemi iyidir. Büyük çoğunluğu eğitimini Fransa’da almış olan Tunuslu doktorlar güvenilirdir.


Tunus’tan ne alınır?


Şehir merkezinde yer alan Souk'a (pazar yerine) gidilir.

Buradan –fotoğrafta görülen- ve eve uğur getirdiğine inanılan kafesten alınır. Meşhur küçük deri puflardan alınır. Alışveriş esnasında sıkı sıkı pazarlık yapılır.

Tunus halkı Türkleri çok sever, esnafla pazarlıkta Türk olduğundan bahsedilerek söze başlanır. Muhabbet Fenerbahçe, Galatasaray, Hakan Şükür ekseninde gelişir.

Kairouan'a gidilirse Tunus kilimi, Nabeul'e gidilirse porselen alınır. Limoges porselen ilginizi çekiyorsa Made in Tunisia Limoges porselenleri de vardır.

Dönmeden eşe dosta hediye olarak meşhur Tunus hurması alınır. Buzdolabınızın üstüne kapı figürlü magnetlerden alınır.


Gitmeye değer mi?

Değer.

Tur ile gidilecekse tur tercihi doğru yapılmalıdır. Tur seçimi özellikle çöl gezisi bölümü için önemlidir. Turlar, Tunus tatilinden önce size safariyi vaad ederler. Oysa, Tunus'ta safari imkanı yoktur. Olsa olsa bunun adı çöl gezisi olabilir. Mağdur olmamak açısından dikkat edilmesi gereken önemli bir unsurdur.

Tunus tatili bronz bir teni, egzotik bir geziyi, bol fotoğrafı garanti eder. Hem de bunları vizesiz, bütçeyi yormayan bir şekilde yapar.

2 yorum:

kaminetto dedi ki...

Yine merhaba,
Gerçekten iyi ki rastlamışım size. Yaklaşık iki saattir hayran hayran okuyorum her şeyi. Çünkü Ankara'ya İzmir'den göç ettik diyebilirim. Sayenizde gitmeden tüm yazdığınız mekanlara gitmiş kadar oldum. Tunus en çok gitmek istediğim ülke. Nasıl keyifliyim bilseniz. Gitmiş kadar oldum. Virginia Woolf'u ve diğer feminist yazarları çok severim. Fado severim. Son mekanıma fado müzikle başlamıştım. İzmir müşterilerim müziği değiştirirsem yemeğe ve alkole devam edeceklerini söyledikten sonra değiştirmiştim müziğimi. Ticari maksatla bir yer açmazsam bir daha yemezseniz gidersiniz diyerek fadoya devam edeceğim inşallah. Sevgiler.

ibrahim dedi ki...

Merhaba derlemenizi büyük bir keyifle okudum fakat öğrenmek istediğim bir sety var ben yakında gideceğim fakat uçağım gece 11:30 gibi Kartaca da olacak otelide hammamettenden kiraladim gece en iyi swkilde nasil oraya ulasabilirim? Bilgi verirseniz memnun olurum.