Bir de -çoğunlukla göz ardı edilmesine rağmen- gezi yazılarının fotoğraf boyutu bence gayet önemli. Teknikten değil, bakış açısından bahsediyorum. Fotoğrafın nasıl çekildiği değil, bence neyin çekildiği yazıya eşlik etmesi bakımından daha önemli. Örneğin manzara ve bina fotoğrafları benim en zevkli yazıyı bile okumama mani oluyorlar; çünkü çok sıkıcı buluyorum. Oysa sanatsal bakış içeren ya da spesifik fotoğraflar yazıyı daha iyi tamamlıyorlar diye düşünüyorum.
İşte bu düşünceler altında, blogda yazarken en çok zorlandığım yazı türü gezi yazıları oluyor. Yazdıklarımın o her yerde yazılan sıkıcı gezi yazılarından birine dönüşmesini istemiyorum.
Şimdilik çareyi fotoğraf ağırlıklı bir yazı yazmakta ve bu fotoğrafları da birkaç cümlelik yorumlarla tamamlamayı uygun buldum. Buyrunuz...
Yolculuğumuz yaklaşık 50 dakika sürüyor. Akçaağaç olarak bilinen ve her mevsimde yaprakları ayrı bir renk alan ağaçların çevrelediği yol çok keyifli.
Kumsaldaki ayak izleri... Ördeklere ait!
Burası mütevazi bir balıkçı kasabası. Beyaz kumdan oluşan güzel bir sahili var. Ha bir de bol bol yengeç...
Yengeçli bir güne başlangıç olarak Kremalı Yengeç Çorbası... İlk defa denedim ama bence lezzetli.
Her olasılığı düşünen Amerikalıların sahil boyunca yer alan uyarıları da buna bağlı olarak gayet ince düşünülmüş ve detaylı... Mayo seçimi konusundaki yasağı g-stringle sınırlanamayıp; "thong"a ve mikro bikiniye genişleten uyarı maddesi benim favorilerimden. Alkol yok, bisiklet yok... E köpeğimizi de getiremedik, kılık kıyafet deseniz gayet muhafazakar. `Bu plajdan biz ne anladık o zaman` noktasına geliyorsunuz ;-)
Bir de şunu farkettim: Amerikalıların bu yasak listesi, ortalama bir Rus turistin tatil anlayışına tekabül ediyor. Dolayısıyla, bu yasaklar Amerika plajlarında baki kaldıkça, en azından güne votkayla başlamayı tercih eden ve mayo seçiminde kısıtlamalara maruz kalmayı sevmeyen Rus turist açısından Amerika sahillerinin Türk sahilleriyle rekabet şansı yok.
Kaldırım ve köprü üzerindeki her oturma bankı birinin hatırasına yapılmış. Bu içlerinde en hüzünlü olanı... 17 ve 14 yaşlarında hayattan ayrılan çocuklarının anısına ayrılmış bank üzerinde onların doğum günlerini kutlayan birer çiçek ve çiçeklerin içine sıkıştırılmış birer de mektup var.
Cadılar Bayramı (Halloween) yaklaşıyor. Çocukların kapı kapı dolaşarak "trick or treat" yapacakları ve şeker toplayacakları gün 31 Ekim akşamı. Ama Halloween partileri şimdiden düzenleniyor. Evler dekore edildi. Kimisi evinin önüne ya da camına küçük bal kabakları koymakla yetinirken, kimisi de dekorasyona çok emek sarferederek uzun uzun seyredilmeye değer bir görsel oluşturuyor. Yukarıdaki fotoğraf da buna örneklerden biri...
Yemeğimiz kasabanın salaş bir lokantasında. Menüde ise yine yengeç var. O azıcık yengeç etine ulaşmak için verilen emeğe ve gösterilen sabıra değer mi, değer!
Bu da meşhur yengeç burger (crab cake)... Ben nedense henüz sevemedim. Sponge Bob'u hatırlatması dışında benim için sempatik bir çağrışımı yok.
Kahvemiz sahil kenarında Boardwalk Cafe'de. Sakin, denize nazır bir terası var.
Bölgede önemli kuş türlerine rastlamak mümkünmüş. Ben hangi türü yakaladım bilmiyorum; bunu kuş fotoğrafçılığı alanında uzmanlaşanlara sormak lazım...
Dönüş yolundayız. Bu kareyi çekmek için az uğraşmadım. Favori fotoğrafım bu oldu!
Merak edenlere: Chesapeake Beach, http://www.chesapeake-beach.md.us/
3 yorum:
Ben bir numarasını göremedim bu plajın, bizim Çeşme-Bodrum beachlerni görseler dibi düşer bu Amerikalıların :)
Bizim de amac, yakin mesafede biraz deniz havasi almak ve deniz urunleri yemekti. Bu anlamda tatmin edici oldu. Plajin bir numarasi yok; dogru. Bakalim, daha etkileyici plajlari yaza dogru kesfederiz...
O etkileyici plajlar için adres belli Miami :)
Yorum Gönder